Telefon Numarası

0549 726 1420

Süt İnekçiliğinde Verimli ve Sürdürülebilir Üretim
Tüm dünyada süt sığırcılığı işletmeciliği iki temel yaklaşım üzerine kuruludur. Bunlar verimlilik ve sürdürülebilirliktir. Birim başına verimliliği artırıcı ve sürdürülebilirliği destekleyici stratejilerin uygulandığı işletmeler gelecek yıllara ilişkin ön görüler oluşturabilirler ve planlama yapabilirler.

Ülkemizde süt sığırcılığı sektörü sürekli bir gelişim ve dönüşüm içindedir. Son 20 yıl içinde işletme büyüklükleri artmış, ahır yapıları modernize edilmiş, süt ve et üretimi yönünden belirgin bir artış gözlenmiştir. Bu gelişim ve değişim genellikle ithalat üzerine kurulmakla birlikte son 10 yıl içerisinde sürüler kendi öz kaynaklarından (kendi ürettikleri düvelerden) da büyüme göstermişleridir. Hatta günümüzde belli başlı bazı öncü işletmeler, kapasite fark etmeksizin yeni kurulan veya büyüme hedefi olan süt sığırcılığı işletmelerinin hayvan materyal ihtiyacını da (buzağı, dana, gebe olmayan düve, gebe düve vb.) rahatlıkla karşılayabilir duruma ulaşmıştır. Bu işletmeler yukarıda da bahsedildiği gibi sıkı bir verimlilik ve sürdürülebilirlik stratejisi uygulamış olup, sadece süt üreticisi değil aynı zamanda genetik materyal üreticisi sınıfına yükselmişlerdir. Süt sığırcılığı için prestij kriteri kabul edilen damızlık (genetik) materyal üreticiliği meşakkatli ve hassas bir süreçtir. Canlı hayvan ile yapılan ve doğa şartlarına ve küresel ekonomik gelişmelere doğrudan bağlı olan bu sektörde bazı temel yaklaşımlar sıkı bir şekilde uygulanmalıdır.

 

Verimliliği ve sürdürülebillirliği desteklemek için yapılan girişimler nelerdir?

Birbirine karşı üstün veya alternatif olmayan, birinin yokluğunda hedeflerin gerçekleşemeyeceği ve birim başına verimi ve işletme bazında sürdürülebilirliği destekleyen temel faktörler aşağıda sıralanmıştır.

 

  • Eğitimli personel havuzunun oluşturulması
  • Amaca yönelik besleme stratejisinin belirlenmesi
  • Hayvan refahına uygun ahırların inşası ve hayvan refahının sağlanması
  • Bir ineğin hayatındaki döngüsel dönemlerin kavranması ve bu dönemlere ilişkin kontrollerin düzenli olarak yapılması
  • Koruyucu hekimlik uygulamalarının takip edilmesi

Eğitimli Personel Havuzunun Oluşturulması

İşletme hedeflerine ulaşmak için belirlenen stratejileri sahada uygulayacak personelin alanında eğitimli olması çok önemlidir. Süt sığırcılığı işletmelerinde günlük, haftalık, aylık ve yıllık gerçekleştirilen uygulamalar bir liste halinde yazıldığında, bu listenin küçük bir kısmının, eğitimi lisans ve lisansüstü düzeyde belgelenmiş kişilerce (Veteriner hekim, ziraat mühendisi vb.) sağlanabileceği görülmektedir. Bu kişiler daha çok strateji belirlemede, kritik kontrol noktalarının oluşturulmasında, sorun çözme, tedavi kararı alma ve değerlendirme yapma aşamasında görev alırlar. Buna karşın iş listesinin büyük bir kısmı (Örneğin östrus takibi, tohumlama, tedavi devamlarının gerçekleştirilmesi, sağım, süt teslimi, altlık temizliği, yem hazırlama ve dağıtımı, buzağı bakımı) temel teknik eğitim almış tekniker, teknisyen, hayvan bakıcısı, sağımcılar tarafından sağlanmaktadır. Bu nedenle hayvana temas eden, onları gözlemleyen ve doğal olarak başkasına göre daha çok tanıyan bu kişilerin eğitimli olması ve zaman zaman eğitimlerinin güncellenmesi hayvan sağlığını doğrudan etkileyeceğinden verimliliği ve sürdürülebilirliği doğrudan etkilemektedir.

 

Amaca yönelik besleme stratejisinin belirlenmesi ve güncellenmesi

İnekler doğadan elde edilen kaba yem ve konsantre yemler ile fabrika şartlarında üretilen katkı maddeleri kullanılarak beslenirler. Öncelikli olarak doğal şartlara, küresel şartlara ve depolama ortamlarının yeterliğine bağlı olarak besleyiciliği değişkenlik gösteren bu rasyon kalemlerinin kalitesi verimliliği ve sürdürülebilirliği belirlemektedir. Ülkemizde parçalı arazi yapıları, kuraklık, toprağın besleyiciliğinin homojen olmaması, depolama şartlarında yetersizlik (Mikotoksin sorunu) gibi sorunlar kaba yem kalitesini, artan döviz kuru, ticaret yollarında meydana gelen aksaklıklar, alternatif fabrika ürünleri (üre, yağ vb.) katkı ürünlerinin kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle yem kalitesinde standart içeriği yakalama sorunu işletmelerin verimliliğini ve sürdürülebilirliğini olumsuz etkilemektedir.

Besleme ile ilgili olan ve işletmelerde verimliliği ve sürdürülebilirliği olumsuz etkileyen durumlardan birisi de ineklerin potansiyeline uygun besleme düzeyinin sağlanamamasıdır. İkibinli yılların başına kadar yüksek süt verimi, dölveriminde düşmelere neden olmaktaydı. Süt veriminin artırılması yönünde yapılan ıslah çalışmaları sonuncunda dölveriminde meydana gelen azalmaya bir çok bilimsel ve sektörel makalede yer verildi. Ancak 2010 yılı ve sonrasında yapılan genetik ıslah çalışmaları sonunda hem hem süt hem de döl veriminin artırılabileceği gözlendi. Yüksek süt veriminde döl verimi artışına ilişkin tersine dönüş günümüzde daha da net ortaya konmaktadır. Durum böyle olunca, besleme stratejilerinin güncellenmesi ve ineklerin potansiyeline uygun besleme stratejilerinin gerçekleştirilmesi elzem hale gelmiştir.

Hayvan refahına uygun ahırların inşası ve hayvan refahının sağlanması

Tüm dünyada hayvansal üretim her geçen gün daha da kıymetli hale gelmektedir. Çünkü tüm dünyada artan insan nüfusunu doyurmak için proteine ihtiyaç duyulmaktadır. Tüm hayvansal protein kaynakları içinde sığır eti ve sütü, dünyada en çok talep edilen protein kaynağıdır. Bu talebe karşın küresel krizler (kuraklık, savaşlar, salgın hastalıklar vb.), süt sığırcılığı üretimi için elzem olan kaynakların azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle süt sığırcılığı sektöründe kıt kaynaklar doğru ve zamanında kullanılmalıdır.

Süt inekçiliğinde sınırlı kaynakları verimli hale getirmenin temel şartlarından biri de hayvan refahının sağlanmasıdır. Yüksek döl verimi ve yüksek süt üretimi hayvancılıkta “sağlık” göstergesidir. İneğin yediği yemden yaşadığı alana kadar konforlu bir ortamın sağlanması inekçiliğin sürdürülebilir olmasını sağlamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre ülkemizde her yıl gebe düve ithalatının arttığı görülmektedir. Ülkemize ithal ettiğimiz hayvan sayısının ülke içinde üretilen hayvan sayısından daha fazla olması damızlık hayvan üretiminde başarılı olamadığımızın en net göstergelerinden biridir. Yayınlanan makalelere ve toplantı kararlarına bakıldığında ülkemizde ahır şartlarının yeterliği henüz istenen seviyeye ulaşmadığını göstermektedir. Bu durum damızlık materyal üretiminde aksamalara neden olmaktadır. Ölen buzağı sayısı, gebelik elde edilemeyen ve kesime gönderilen anaç sayısı ve ülkemizde iki doğum arası sürenin uzaması gibi olumsuzlukların temel nedenlerinden biri de hayvan refahı ve sağlığının sağlanamadığı yetersiz ahır şartlarıdır. Ahırların hayvan kapasitesine, refahına ve sağlığına uygun olarak tasarlanması ve inşa edilmesi süt sığırcılığında verimliliği ve sürdürülebilirliği doğrudan etkilemektedir.

 

Bir ineğin hayatındaki döngüsel dönemlerin kavranması ve bu dönemlere ilişkin kontrollerin düzenli olarak yapılması

Bir inek buzağılık ve danalık döneminin ardından ergenliğe ulaşır, gebe kalır ve doğurur. Doğumla birlikte verim hayatı başlayan sağlıklı bir inek, doğumdan belirli bir süre sonra (Doğum sonrası 45-60. Gün) yeniden gebe kalabilecek hale gelir. Tohumlanır ve tekrar gebe kalır. Gebeliğinin son 2 ayında meme bezi dinlenmeye çekilir (Kuru dönem). Bu dönemde meme bezi bir sonraki süt verme dönemine (laktasyon) hazırlanırken rahimindeki yavruyu (fötus) büyütür. Gebelik süresinin dolduğunda ikinci doğumunu yapar. Birbirini tekrar eden doğum, laktasyon, gebeliğe hazırlık, yeniden gebe kalma, kuruya çıkma süreçlerinin birbirini takip etmesi nedeniyle bu süreçlerin hepsi bir döngü şeklinde nitelenir ve günümüzde en geç 410 günde bir kendini yinelemelidir (iki doğum arası süre). Bir ineğin hayatını süreye bağlı bir çember şeklinde düşündüğümüzde bu çemberin çapının genişlemesi (çemberin genişlemesi) işletmelere ekonomik zarar olarak geri döner ve işletmelerde verimsizliğin göstergelerinden biri olarak kabul edilir. Bahsedilen çemberin genişlemesindeki en sık karşılaşılan nedenler;

1- Kuru dönem sürecinde yapılan yönetim hataları (refah, besleme vb.)
2- Doğum sırasında meydana gelen hasarlar (güç doğum, annede travma vb.)
3- Doğum sonrasında genital ve metabolik sağlığın bozulması (yavru zarı atamama, genital sistem yaralanmaları, metritis, ketozis, hipokalsemi, vb.)
4- Personel hatalarıdır (östrus takibinde aksaklıklar, yetersiz tedaviler, besleme hataları vb.)

Yukarıdaki başlıkların verimsizliğe neden olmaması için sıkı bir takip zinciri oluşturulmalıdır. Bu zincirde meydana gelen aksaklıklar zamanında saptanmalı hem bireysel hem de sürü genelinde müdahaleler yapılmalıdır. Bu amaçla süreçlere ilişkin kritik kontrol noktaları ve göstergeleri oluşturulmalı ve bu süreçlerden gelen bilgiler sürekli yorumlanmalıdır.

 

Koruyucu Hekimlik Uygulamaları

Son yıllarda ülkeler ve kıtalar arası hayvan ithalatının artması ve küresel iklim değişiklikleri ile bulaşıcı hastalıkların görülme sıklığı ve yaygınlığı da artış göstermiştir. Bu artıştan dolayı süt sığırcılığı işletmeleri sürekli yeni hastalıklarla karşıya gelmekte ve bir süre sonra bu hastalıkları o bölgenin doğal hastalıklarına dönüşmektedir. Bu nedenle özellikle sürü içinde hızlı bulaşan ve üretimi düşüren hastalıklara karşı düzenli aşılamaların yapılması ve ahır içi ve çevresinde biyogüvenlik uygulamalarının hayata geçirilmesi verimli ve sürdürülebilir bir süt inekçiliği için olmazsa olmazdır.

TAGS:

Yazar

Prof. Dr. Mehmet Cengiz

Prof. Dr. Mehmet Cengiz

RasyoLife Bilimsel Danışmanı